Aydınlık gazetesi, bugün, 'PKK'nın son mevzisi Suriye'nin kuzeyi' manşetiyle çıktı. Gazete, terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın çağrısının ardından örgüt içindeki ABD/İsrail yanlılarının, Suriye'nin kuzeyini kurtarma telaşına düştüğünü yazdı. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Aydınlık'a yaptığı değerlendirmede, 'ABD, Suriye'deki PKK/PYD yapılanmasını kullanmak isteyecektir' dedi.
Aydınlık gazetesi, tüm bu gelişmeleri, 'Öcalan'ın silah bırakma çağrısı PKK saflarını darmadağın etti. Silah bırakmak isteyenlerle direnenler arasında bölünmeler başladı. PKK, Suriye'nin kuzeyinde bir direnme mevzisi inşa etme gayretinde. PKK'nın son çırpınış mevzisiyle Trump'ın Doğu Akdeniz'e odaklanan stratejisi buluşuyor' ifadeleriyle aktardı. Bu durum, PKK'nın uluslararası stratejilerle nasıl etkileşimde bulunduğunu gözler önüne seriyor.
PKK'nın Suriye'deki varlığı, bölgedeki güç dengelerini etkileyen önemli bir faktör. Öcalan'ın çağrıları, örgüt içinde ciddi bir bölünmeye yol açtı. Bu durum, PKK'nın geleceği açısından kritik bir eşik oluşturuyor. ABD'nin Suriye'deki PKK/PYD yapılanmasına olan ilgisi, bölgedeki dinamikleri daha da karmaşık hale getiriyor.
Gazete, 'Derin ABD'nin psikolojik harp elemanı' olarak tanınan Michael Rubin'in PKK'nın silah bırakmasına karşı çıktığını belirtti. Rubin, 'Kürtler Türkiye'nin barışına güvenmekle aptallık yapar' başlıklı makalesinde, PKK'nın silahsızlanmasının mümkün olmadığını öne sürdü. Rubin, Öcalan’ın, 'Kongrenizi toplayın ve bir karar verin. Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmeli' ifadeleri için, 'Bu çağrının iyimserlikle karşılanmaması gerektiğini' söyledi.
Rubin, PKK'nın mücadelesinin anlaşılmadığını savunarak, 'Diplomatların ve gazetecilerin ateşkes çağrılarına coşkuyla yaklaşması, PKK’nın ve Kürt meselesinin 40 yıl sonra bile anlaşılmadığını gösteriyor' dedi. Bu durum, PKK'nın uluslararası alandaki algısını etkileyen önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.
Rubin, PKK’ya bağlı yapıların silahsızlanmasının Suriye’nin kuzeyindeki El Hol kampını korumasız bırakacağını savundu. 'Kürtler, iyi niyetli ama saf diplomatlar kadar aptal değil' diyen Rubin, Erdoğan'ın PKK’dan ilk kez silah bırakmasını istemediğini belirtti. Yıllar boyunca birçok ateşkes yapıldığını ancak Erdoğan'ın bir anda değiştiğini ifade etti.
Bu açıklamalar, PKK'nın silahsızlanma sürecinin ne kadar karmaşık olduğunu gösteriyor. Rubin'in eleştirileri, PKK'nın uluslararası ilişkilerdeki rolünü sorgulayan bir bakış açısı sunuyor. Bu durum, bölgedeki güç dinamiklerinin nasıl şekillendiğini anlamak açısından önem taşıyor.
Rubin, 'Gerçek barış, Türk ordusunun da sorgulanmasıyla mümkün olabilir. Türk ordusu PKK’dan çok daha fazla kan dökülmesinden sorumlu' iftirasını attı. Rubin, 'Barış ancak Türkiye kendisiyle ve komşularıyla barış içinde yaşamaya istekli olduğunda gelir. Erdoğan henüz o noktada değil, Öcalan olsa bile' iddiasında bulundu.
Bu ifadeler, Türkiye'nin iç ve dış politikası açısından önemli bir tartışma başlatıyor. Rubin'in görüşleri, PKK'nın silahsızlanma sürecinin yanı sıra, Türkiye'nin bölgedeki rolünü de sorgulayan bir perspektif sunuyor. Bu durum, uluslararası ilişkilerdeki karmaşıklığı daha da artırıyor.